İşyerinde Mobbing Uygulanması ve Haksız Sözleşme Feshi
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/2005
Karar Numarası: 2022/2166
Karar Tarihi: 22.06.2022
İŞÇİLİK ALACAĞI TALEBİ
İŞÇİYE MOBİNG UYGULANDIĞI VE İŞ SÖZLEŞMESİNİN HAKSIZ ŞEKİLDE FESHEDİLDİĞİGEREKÇELERİYLE İŞÇİNİN DAVA AÇTIĞI ZİRAAT ODASINDA ÇALIŞANLARININ İŞ KANUNUNA TABİ OLDUĞU DİNLENEN İŞÇİ TANIKLARININ BEYANLARINDAN İŞÇİNİN MOBİNGE MARUZ KALDIĞININİSPATLANDIĞI MOBİNGE MARUZ BIRAKILAN İŞÇİYE MANEVİ TAZMİNAT HÜKMEDİLMESİ GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Dava, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. İşçinin kimyager olarak çalıştığını, Genel Sekreter olarak görev yapan çalışanın bir yakınını işe almak istemesi nedeni ile işçiye mobingve baskı uyguladığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini, işveren tarafından TMMOB Kimya Mühendisleri Odası tarafından belirlenen tarifeden düşük ücret ödenmesi nedeni ile işçinin bakiye ücret alacağı bulunduğu ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını beyanla, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesinin ” uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olacağı…” gerekçesi ile “Davanın USULDEN REDDİNE” karar verilmesi üzerine, Ziraat Odasında çalışan personelin İş Kanunun hükümlerine tabii olduğu belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada dinlenilen işçi tanıklarının anlatımı ile Ziraat Odası Başkanlığı Genel Sekreteri olan bir başka çalışan ile işçinin aralarında anlaşmazlık bulunması nedeni ile, diğer çalışanlar tarafından işçinin işyerinde öğle yemeklerinde yalnız bırakıldığı, sabah kahvaltılarında diğer çalışanlar bir araya geldiği halde işçinin bu toplantılara davet edilmediği, diğer çalışanlardan farklı davranışlara maruz kaldığı sabittir. Ayrıca, işçinin işyerinde çalışan temizlik elemanı bulunmasına rağmen, görev sınırı kapsamı dışında çalıştığı bölümü temizlemeye zorlandığı da anlaşılmaktadır. İşçi, işyerinde kendisini zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek nitelikte ve sistematik olarak devam eder eylemlerle maruz kaldığını ispatlamıştır. Manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: KONYA 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2022
NUMARASI: 2019/1636 2022/136
DAVANIN KONUSU: Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin olan davalı iş yerinde 01.06.2010-18.08.2017 tarihleri arasında kimyager olarakçalıştığını, iş yerinde Genel Sekreter olarak görev yapan çalışanın bir yakınını işe almak istemesi nedeni iledavacıya mobing ve baskı uyguladığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini, işverentarafından TMMOB Kimya Mühendisleri Odası tarafından belirlenen tarifeden düşük ücret ödenmesi nedeni iledavacının bakiye ücret alacağı bulunduğu ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını beyanla, kıdem ve ihbartazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 18/08/2017 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile davacının görev yaptığı laboratuvar faaliyetlerinindurdurulduğun, davacının iş sözleşmesinin bu karar çerçevesinde sona erdirildiğini, Genel Sekreterin davacıyamobbing uyguladığı yönündeki iddianın gereğe uygun olmadığını, davacının hak kazandığı ücretlerin eksiksizödendiğini ve yıllık izinlerinin kullandırıldığını ileri sürerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
KALDIRMA KARARI
İlk derece Mahkemesinin 19/01/2018 tarih 2017/986 E- 2018/68K sayılı ilamı ile ” …Yargıtay 9. HukukDairesi’nin 24/03/1980 tarihli kararında da bildirildiği şekilde davacının işçi olmayıp ziraat odasında çalıştığı, ziraatodasında çalıştırılacak personelin istihdam şekilleri, kadroları, sicil ve teskiye işleri, işten çıkma ve çıkartma gibi hususların anılan kanuna göre çıkarılan personel yönetmeliğine göre değerlendirileceği, bu itibarla uyuşmazlığınçözüm yerinin idari yargı olacağı…” gerekçesi ile “Davanın USULDEN REDDİNE” karar verilmesi üzerine, davacıvekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuş ve Dairemizce gerçekleştirilen istinaf incelemesi sonucunda 18/09/2019 tarih 2018/1663 E- 2019/2239 K sayılı ilam ile “… Yargıtay 9. HD 26.06.2019 tarih2017/7925 E- 2019/14346 K – Yargıtay 22 HD; 13.04.2015 tarih ve 2014/2905 E.-2015/13271 K. Yargıtay 7 HD 03.10.2016 2016/7671 E- 2016/15328 K sayılı ilamları ile Ziraat Odasında çalışan personelin İş Kanununhükümlerine tabii olduğu belirlenmiştir. Yukarıda özetlenen yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları dikkatealındığında davalı Ziraat Odası çalışanı olan davacının açmış olduğu işçilik alacaklarına dair davanın çözümyerinin adli yargı olduğu sonucuna varılmaktadır . Davanın esasına ilişkin karar verilmesi gerekirken Yargıyolunun caiz olmadığı gerekçesi ile usulden red kararı verilmesi hatalıdır…” gerekçesi ile HMK ‘nun 353/1-a-6maddesi gereğince kararın kaldırılmasın karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASI MAHKEMENİN KABULÜ:
İlk derece mahkemesi kaldırma kararı sonrasında “… İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenolmaksızın feshedildiği, işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı tarafça davacının talep ettiği 61günlük yıllık iznin kullandırıldığı ya da ücretinin ödendiği hususunun imzalı izin defteri ya da eşdeğer belge ileispat edilemediği, davacının TMMOB Kimya Mühendisleri Odasına kayıtlı olduğuna dair dosyaya bilgi belgesunulmadığı TMMOB Kimya Mühendisleri Odasınca yayımlanan asgari ücretin kendisine uygulanmasını talepedemeyeceği, sistematik bir baskıya maruz bırakıldığını, psikolojik olarak sürekli taciz edildiğini ispatlayamadığıve ayrımcılık tazminatı koşullarının da oluşmadığı …” gerekçesi ile ” Davanın Kısmen Kabulüne” karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili, müvekkilinin işyerinde mobinge uğradığının tanık anlatımları ile ispatlandığını, manevi tazminatve ayrımcılık tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yolunabaşvurmuştur.
Davalı vekili; davacının iş akdinin ihbar tazminatına hak kazanamayacak şekilde sona erdiğini, ayrıca hakkazandığı kıdem tazminatının eksiksiz ödendiğini, hesaplamalara esas alınan giydirilmiş brüt ücret miktarınınhatalı olduğunu, davacının yaptığı iş nedeni ile TZOB personel Yönetmeliğine tabii kabul edilmeyeceğini, yıllıkizin süresi ve giydirilmiş brüt ücret miktarının ilgili yönetmelik doğrultusunda belirlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE :
Davalının istinaf nedenlerine göre; davacının ihbar tazminatı hak kazanıp kazanmadığı ve hak kazandığıkıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve giydirilmiş brüt ücret miktarının Türkiye Ziraat Odaları Birliği PersonelYönetmeliği doğrultusunda belirlenip belirlenemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır.
Somut uyuşmazlıkta; davacının iş sözleşmesinin görev yapmakta olduğu birimin kapatılması gerekçesi ile İşKanununun 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiştir. Davalı işveren; işçiye 4857Sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanındığını ilişkin dosyaiçerisine delil ibraz etmemiştir. İşçinin ihbar tazminat istemi kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.
Öte yandan, davacı uyuşmazlık konusu dönemde kimyager sıfatı ile davalı Ziraat Odasına bağlı çalışmıştır.Davalı işveren tarafından dosya içerisine ibraz edilen 27.10.2017 tarihli beyan dilekçesi ve ücret bordroları içeriği ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği Personel Yönetmeliği çerçevesinde ücretlendirildiği ve ilgili yönetmelikte yer alanikramiye uygulamasından yaralandığı sabittir. Bu nedenle; işçinin hak kazandığı kıdem tazminatı, yıllık izin ücretalacağı ve giydirilmiş brüt ücret miktarının Türkiye Ziraat Odaları Birliği Personel Yönetmeliği çerçevesindebelirlenmesi de dosya kapsamına uygundur.
Davacının istinaf nedenlerine göre ise ; öncelikle taraflar arasında davacıya mobbing uygulanıpuygulanmadığı ve ayrımcılık tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususu tartışmalıdır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; aynı ortamda bulunan veya aynı organizasyona bağlı olan bir veyabirden fazla kimsenin, bir kişiye belli bir amaçla, sistematik bir şekilde, yılgınlık, korku, tedirginlik, endişe, bunalım,bıkkınlık, sıkıntı veya kaygı oluşturacak söz, tutum veya davranışlarla psikolojik ve duygusal baskı kurarak onubelli şekilde davranmaya ya da davranmamaya, ortak alandan uzaklaştırmaya, güçsüzleştirmeye,değersizleştirmeye, aşağılamaya, küçük düşürmeye veya pasifize etmeye yönelik çabalarına mobbing denilir.
İşyerinde mobbing, belirli kişi ya da kişilerin zarar verici söz, tutum ve davranışlarına maruz kalınmasıylabaşlayan yıldırma, yıpratma, sindirme, bıktırma ve belli şekilde davranmaya mecbur bırakma sürecini içermektedir. Bu sürecin başından sonuna kadar hedef alınan kişi veya kişilere sistemli bir şekilde psikolojik,duygusal ve sosyal saldırı gerçekleştirilmektedir. Hedef alınan kişinin şeref, kişilik, karakter, inanç, değer, yetenek,tecrübe, düşünce, tercih, yaşam biçimi ve kültür gibi yönlerine topluca bir saldırı söz konusudur. Bu saldırı,dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, çalışanlar önünde küçük düşürme, hafife alma, karalama, kötüleme veyok sayma gibi kişiyi zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek eylemlerle yapılmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre mobbing, “bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce,kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklindetanımlanmaktadır. Mobbingi; stres, tükenmişlik sendromu, işyeri kabalığı, iş tatminsizliği ya da doyumsuzluğu gibi olgulardan ayıran husus, belli kişinin belli bir amaca yönelik olarak hedef alınması, yapılan haksızlığın sürekli,sistematik ve sık oluşudur.
Somut olayda, dinlenilen davacı tanıklarının anlatımı ile davalı Ziraat Odası Başkanlığı Genel Sekreteri olanbir başka çalışan ile davacının aralarında anlaşmazlık bulunması nedeni ile, diğer çalışanlar tarafından davacınınişyerinde öğle yemeklerinde yalnız bırakıldığı, sabah kahvaltılarında diğer çalışanlar bir araya geldiği haldedavacının bu toplantılara davet edilmediği, diğer çalışanlardan farklı davranışlara maruz kaldığı sabittir. Ayrıca,işçinin işyerinde çalışan temizlik elemanı bulunmasına rağmen, görev sınırı kapsamı dışında çalıştığı bölümütemizlemeye zorlandığı da anlaşılmaktadır. Davacı, işyerinde kendisini zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedenselolarak etkileyebilecek nitelikte ve sistematik olarak devam eder eylemlerle maruz kaldığını ispatlamıştır. Manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir .
4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. Maddesinde işçiler arasında dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç,din ve mezhep gibi sebeplere veya tam süreli – kısmi süreli işçi ile belirli süreli – belirsiz süreli işçi arasında farklıişlem yapma yasağı düzenlenmiş olup işverenin belirtilen bu sebeplerle eşit davranma borcuna aykırı davranmasıhalinde ayrımcılık tazminatının hüküm altına alınacağı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinin 6. Fıkrasındaöngörülmüştür . Yargıtay ‘ın yerleşik hale gelen içtihatlar uyarınca; 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesindedüzenlenen ayrımcılık tazminatı koşullarının oluşması için öncelikle işverence yapılan farklı muamelenin ırk, dil,siyasi düşünce, inanç gibi sebeplere dayalı olması gerekmekte olup madde dar yorumlanmalıdır. Somutuyuşmazlıkta işverenin işçiyi düşük kadro derecesinden ücretlendirmesi ırk, dil, siyasi düşünce, inanç gibi sebeplere yapılmadığından ayrımcılık tazminatı koşulları oluşmamıştır. Davacının ayrımcılık tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde hata bulunmamaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.09.2020 tarih 2016/22105 E- 2020/8242 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılaninceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise manevi tazminat istemi yönünden kabulüne karar vermek gerekmiş ve tüm dosya kapsamına göre aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜ İLE, İLK DERECEMAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
III-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacının brüt 2.371.94 TL Kıdem tazminatının akdin feshi tarihi olan18.08.2017 tarihinden itibaren enyüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının brüt 8.347.54TL ihbar tazminatının 100.00 TL’sinin dava tarihi olan 04.10.2017 tarihinden bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıyaverilmesine,
3-Davacının brüt 6.098.60 TL yıllık izin ücret alacağının 100.00 TL dava tarihi olan 04.10.2017 tarihinden bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıyaverilmesine,
4-Davacının net 5.000.00 TL manevi tazminat alacağının dava tarihi olan 04.10.2017 tarihinden itibarenişleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının ayrımcılık tazminatı ve bakiye ücret alacağı istemlerinin REDDİNE,
6-Brüt olarak hükmedilen alacaklardan yapılacak yasal kesintilerin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
7-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden % 0.68,31oranında belirlenen 1.490.39 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamı376.43 TL ile davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru sırasında yatırılan 287.21 TL ‘nin mahsubu ile bakiye826.75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.Tuyarınca belirlenen 5.100.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.Tuyarınca belirlenen 200.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.428.40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre belirlenen 1.414.11TL ile peşin ve ıslah harcı toplamı 376.43 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıyaverilmesine,
11-Davacı tarafından istinaf kanun yolu için sarf edilen 78,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için sarf edilen yargılama giderini üzerinde bırakılmasına,
13-HMK’nın 359. maddesinin 3. fıkrası gereği kararının tebliğ ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsilmüzekkeresi yazılması işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 9. maddesi yollamasıyla HMK’nın 362 1 (a) maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere 22.06.2022 tarihindeoybirliği ile karar verildi.