a

Facebook

Twitter

Copyright 2020 ULUCA Avukatlık Ortaklığı.
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz içerik kopyalanması durumunda, yasal işlem başlatılacaktır.

0850 259 0852

Uluca Avukatlık Ortaklığı Telefon Numarası

Linkedin

İnstagram

Facebook

Twitter

Search
Menu

 

Fazla Çalışma Ücreti ile Ulusal Bayram Genel Tatil Ücreti Üzerinden Yapılan İndirim Oranı

ULUCA Avukatlık Ortaklığı > İş Hukuku  > Fazla Çalışma Ücreti ile Ulusal Bayram Genel Tatil Ücreti Üzerinden Yapılan İndirim Oranı

Fazla Çalışma Ücreti ile Ulusal Bayram Genel Tatil Ücreti Üzerinden Yapılan İndirim Oranı

Fazla Mesai İndirim

Hakimin bilirkişi raporuna bağlı olmamasına karşılık; fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinde raporda yapılan indirimin yanı sıra ayrıca indirim yapması ancak işbu durumun gerekçesine kararında değinmemiş olması, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmakla hukuka aykırıdır.

Esas : 2022/4733
Karar : 2022/5281
Tarih : 26.04.2022

KANUN YARARINA BOZMA
FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ İLE ULUSAL BAYRAM GENEL TATİL ÜCRETİ ÜZERİNDEN YAPILAN İNDİRİM ORANI
GEREKÇE İLE HÜKÜM ARASINDAÇELİŞKİ
YARGI KARARLARININ GEREKÇELİ OLARAK YAZILMASI GEREKİR
( 6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 297 , 363 )
( 4857 s. İş K m. 41 , 44 )
( 2709 s. Anayasa m. 141 )

ÖZET
21.06.2022 tarihinde www.resmigazete.gov.tr’de yayınlanan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararı.

İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30.03.2021
NUMARASI : 2017/890-2021/137
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Davacı Yusuf Kara adına Av. Gülüşan Alkılıç ile davalı Arnak Otomotiv Tic. Ve San. Ltd. Şti arasındak davada Zonguldak 2. İş Mahkemesinin miktar itibariyle kesin olan 30.03.2021 tarih, 2017/890 Esas ve 2021/137 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu iddiası ile kanun yararına bozulması, Adalet Bakanlığının 04.04.2022 tarih ve 39152028 – 153.01 – 1290 – 2021-E. 801/12161 sayılı yazısı ile talep edilmiş olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesindeki;

“(1) (Değişik: 20/7/2017-7035/33 md.) İlk Derece Mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairelerinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

(2) Temyiz talebi Yargı tayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın
hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

(3) Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.”
hükmü gereği dosyadaki tüm belgeler okunup dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen
rapor dinlendikten sonra dosyaincelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:

 

YARGITAY KARARI

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işvereneait işyerinde 20.02.2017- 21.07.2017 tarihleri arasında tüp dağıtım
elemanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, davacının 08:00-21:00-22:00 saatleri arasında çalıştığını, işverence fazla çalışma ücretlerinin ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve
genel tatil ücreti ile ücretalacaklarının hüküm altınaalınmasını istemiştir.

 

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin ihbar tazminatı ödenmek sureti ile feshedildiğini, davacının tüm ücretlerinin eksiksiz olarak ödendiğini, davacının imzasının bulunduğu bordolardan da görüleceği gibi tüm fazla çalışma ücretlerinin ödendiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:
Kararı, kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı temyizetmiştir.

Gerekçe:
Kanun yararına temyize konu edilen uyuşmazlık, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti üzerinden yapılan indirim oranı ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulup oluşturulmadığı noktasındadır.

İşçinin fazla çalışma ücreti veya ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarından indirim yapılması konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Gerek fazla çalışma ücretinin gerekse ulusal bayram genel tatil ücretinin uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son
yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Bu indirim, dosyadaki delillerin durumu ve niteliğine göre yapılması gerekli uygun bir indirimdir. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

 

Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline, işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma ücretinin veya ulusal bayram genel tatil ücretinin miktarına göre takdir edilmelidir. İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, bilirkişi Mustafa Ulaş Kocadayı tarafından düzenlenen kök ve ek raporun hükmü esas alındığı belirtilerek fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti
alacağının kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alman raporda, davacının hak kazandığı fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti hesaplandıktan sonra bu miktarlar üzerinden %30 oranında indirim yapıldığı tespit edilmektedir. İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilmesine rağmen daha önce indirim yapılan alacaklardan yeniden %30 indirim yapılarak hüküm kurulmuştur. Şüphesiz, tanık anlatımı ile ispat edilen fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarından indirim yapılması, kanun hükmünün bir gereği olmayıp içtihatlar ile oluşan bir uygulamadır.

Çerçevesi ve koşullan içtihatlar ile belirlenen indirimin oranı konusundaki takdir hakkı hâkime aittir, indirimin az veya çok yapılması, olağan kanun yolu olan temyiz incelemesi sırasında bozma sebebi olarak değerlendirilebilir ise de olağan üstü kanun yolu olan kanun yarama temyiz incelemesinde yürürlükteki hukuka aykırılık bağlamında bozma sebebi olarak görülmemelidir.

Diğer taraftan Anayasanın 141 nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır.

Hâkimin tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur.

Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile
hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu iletam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Somut olayda ise, İlk Derece Mahkemesince gerekçesi açıklanmadan, itibar edilen bilirkişi raporunda hesaplanan (indirimli) alacaklardan yeniden indirim yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hâkim bilirkişi raporu ile bağlı değildir. Diğer delillerde olduğu gibi bilirkişi delilinin serbestçe değerlendirilmesi de hâkime aittir. Ancak gerekçeli kararda, hangi gerekçe ile bu alacaklardan yeniden indirim yapıldığının belirtilmemesi ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması 6100 sayılı Kanun’un 297 inci maddesinde belirlenen ilke ve esaslara aykırıdır. İlk derece mahkemesi kararı bu yönüyle yürürlükteki hukuka aykırı olup kanun yararına temyiz talebinin açıklanan sebeplerle kabulüne karar verilmiştir.

SONUÇ:
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemi açıklanan gerekçe ile yerinde görülmekle Zonguldak 2. İş Mahkemesi’nin 30.03.2021 tarih, 2017/890 esas ve 2021/137 sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine iadesine, bozma kararının bir örneğinin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesinin 3. fıkrası gereğince Resmi Gazete’de yayınlanması için Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesine, 26.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Yok

Gönder