a

Facebook

Twitter

Copyright 2020 ULUCA Avukatlık Ortaklığı.
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz içerik kopyalanması durumunda, yasal işlem başlatılacaktır.

0850 259 0852

Uluca Avukatlık Ortaklığı Telefon Numarası

Linkedin

İnstagram

Facebook

Twitter

Search
Menu

 

Adli Tebligatlar PTT dışında başka bir yüklenici firma ile taşınır mı?

ULUCA Avukatlık Ortaklığı > İş Hukuku  > Adli Tebligatlar PTT dışında başka bir yüklenici firma ile taşınır mı?

Adli Tebligatlar PTT dışında başka bir yüklenici firma ile taşınır mı?

Taşeron Firma Çalışanlarının Tebligat İşlemlerini Yapması Kanuna Aykırı Olup Tebligatların PTT Personeli Tarafından Yapılması Kanuni Zorunluluktur

* Edirne İdare Mahkemesi’nin Esas Numarası: 2022/28, Karar Numarası: 2022/1346, Karar Tarihi:31.05.2022 kararı ile, “Taşeron firma çalışanlarının tebligat işlemlerini yapması kanuna aykırı oluptebligatların PTT personeli tarafından yapılmasının kanuni zorunluluk olduğu”na karar verilmiştir.
* Karar uyarınca;
– 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununda, posta gönderisi dağıtımı ve tebligat ayrı ayrı tanımlanmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 1. maddesi gereği anılan kanun hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmakla PTT Genel Müdürlüğü yetkili kılındığı ve Kanun’un 52. maddesi gereğince de “Bu Kanunun tatbikinde görevli memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti meclisi azalarının” işledikleri suçlarda “kamu görevlisi” oldukları kabul edilmiştir.
– 7201 sayılı Tebligat Kanunu gereği tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin, PTT A.Ş. personeli olmasının zorunlu olup, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hukuki ilişkiye dayalı olarak iş gördürülen taşeron firma çalışanına tebligat görevi verilmesi yasal olarak mümkün değildir.

EDİRNE İDARE MAHKEMESİ
Esas Numarası: 2022/28
Karar Numarası: 2022/1346
Karar Tarihi: 31.05.2022

DAVANIN ÖZETİ: Davacı sendika tarafından, Edirne PTT Başmüdürlüğünün firma personellerine tebligat dağıtımı görevi vermesi ile ilgili 15/10/2021 tarihli ve 12692 sayılı işlemin; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’ndakimlerin tebligat yapacağının düzenlendiği, davalı idarede 399 sayılı KHK’ya tabi personel, idari hizmet sözleşmeli personel ve dışarıdan hizmet alımı yoluyla İş Kanunu hükümlerine tabi firma personelinin çalıştığı, adli tebligatın Kanun hükmü gereğince 399 sayılı KHK’ya tabi personel, idari hizmet sözleşmeli personel eliyle yapılmasıgerektiği, çalışanların mesai ücretini ödememek için tesis edilen dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata aykırıolduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Usule ilişkin olarak; taşeron firma personellerinin davacı sendikaya üye olmadığı, davacının meşru güncel bir hakkının zarar görmediği, esasa ilişkin olarak; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 1.maddesi’nde, tebligatın, PTT Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılabileceğinin düzenlendiği, idari işlemin genel amacının kamu yararı olduğu savunularak davanın reddi istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Edirne İdare Mahkemesi’nce dava dosyası incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı sendika tarafından, Edirne PTT Başmüdürlüğü’nün firma personellerine tebligat dağıtımı görevi vermesine yönelik tesis edilen 15/10/2021 tarihli ve 12692 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin, davacı sendikanın dava açma ehliyeti yönünden menfaatinin bulunmadığına ilişkin itirazınınincelenmesi :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; iptal davaları, idarî işlemler hakkındamenfaatleri ihlâl edilenler tarafından, tam yargı davaları da idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklarıdoğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinin 3/c bendinde, davadilekçelerinin, diğer ilk inceleme konuları yanında ehliyet yönünden de inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanunun 15.maddesinin 1/b bendinde ise, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine kararverileceği kurala bağlanmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’un 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde sözü edilen “ehliyet” kavramının,iptal davası açılabilmesinin idari yargılama usulü bakımından özel bir koşulu olan subjektif ehliyeti ve genel davaaçma ehliyetini, diğer bir anlatımla fiil ehliyeti ya da objektif ehliyeti de kapsadığında duraksamabulunmamaktadır.
Sübjektif ehliyet, yani menfaat koşulu, 2577 sayılı Kanundan kaynaklanmakta olup, idari yargılama usulüne özgüdür ve davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.

Objektif ehliyet ise; taraf ehliyeti ve dava ehliyeti olmak üzere iki unsurdan meydana gelmektedir. Tarafehliyeti, bir davada davacı veya davalı olabilmeyi; dava ehliyeti ise, bir davayı davacı veya davalı sıfatıyla bizzatya da vekil aracılığıyla açabilme, takip edebilme ve davayla ilgili usul işlemlerini yapabilmeyi ifade etmektedir. Bubakımdan, medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı taraf ehliyeti iken, medeni haklarıkullanma ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı dava ehliyetidir.
Anılan yasal düzenlemeler ile iptal davalarının hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukukualanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulüzorunludur.
Yukarıda belirlenen kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasındayeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken, iptal davasının genelamacının yanı sıra, dava konusu idari işlemin niteliğine bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Anayasa’nın “Sendika kurma hakkı” başlıklı 51. maddesinde; “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.  Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri” başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendi uyarınca, kuruluş amaçları doğrultusunda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak, sendika ve konfederasyonların faaliyet alanı kapsamındadır.

Davacı sendika’nın Tüzüğü’nün 2. maddesinde; “Üyelerinin mesleki özlük haklarını ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek, iş yaşamının hizmet özelliklerini uygun hale getirmek, Sendika’nın amaçları arasında sayılmış; Sendika’nın çalışma konularını ve çalışma usullerini düzenleyen 4. maddesinde; Sendika’nın amaçlarını gerçekleştirmek için Anayasa ve iç hukuk düzenlemelerinden doğan haklarını kullanacağı ve bu yasaların emekten yana geliştirilmesi için meşru yollardan mücadele edeceği belirtildiği dikkate alındığında davalı idarenin ehliyet yönünden itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava konusu Edirne PTT Başmüdürlüğü’nün firma personellerine tebligat dağıtımı görevi vermesine yönelik15/10/2021 tarihli ve 12692 sayılı işlemin esası yönünden incelenmesinde;
6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (u) bendinde; “Göndericinin bizzat kendisi veya talimatıyla, üzerinde belirtilen yer ve adrese, gönderi türüne ve özel hizmetine göre teslim edilen haberleşme gönderileri ile kitap, katalog, gazete ve süreli yayınları, görme engellilere özgü yazıları, ticari değeri olsun veya olmasın eşya içeren en fazla beş kilogram ağırlığa veya elli desimetreküp hacme sahip posta maddesi ile posta kolisi veya kargosununun posta gönderisi olduğu, (z/cc) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile diğer kanunlara göre tebliğ için posta veya elektronik posta yoluyla iletilen gönderinin tebligat olduğu” ifade edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanun’un 1. maddesinde; “Kazaî merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan hizmetine göre teslim edilen haberleşme gönderileri ile kitap, katalog, gazete ve süreli yayınları, görme engellilere özgü yazıları, ticari değeri olsun veya olmasın eşya içeren en fazla beş kilogram ağırlığa veya elli desimetreküp hacme sahip posta maddesi ile posta kolisi veya kargosununun posta gönderisi olduğu, (z/cc) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile diğer kanunlara göre tebliğ için posta veya elektronik posta yoluyla iletilen gönderinin tebligat olduğu” ifade edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanun’un 1. maddesinde; “Kazaî merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idareleri, belediyeler, köy hükmî şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır.” hükmüne, 52. maddesinde; Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi azaları işledikleri suçlar ile kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı, Türk Ceza Kanununun kamu görevlisine ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. ile yüklenici firma arasında, 16.07.2020tarihli “1. Bölge Ayrım-Dağıtım Hizmet Alımına Ait Sözleşmenin” imzalandığı, Edirne PTT Başmüdürlüğü’ne, adli tebligatlarda gecikmeler olduğu yönünde gelen şikayetler üzerine, gecikme yaşanan adli tebligatları dakapsayacak şekilde söz konusu tebligatların yüklenici firma personeli eliyle yapılmasına yönelik 15/10/2021 tarihve 12692 sayılı işlemin tesis edildiği, tesis edilen bu işlemin, 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununda, posta gönderisi dağıtımı ve tebligatın, ayrı ayrı olarak tanımlandığı,7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 1. maddesi gereği anılan kanun hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmaklaPTT Genel Müdürlüğü yetkili kılındığı ve anılan Kanun’un 52. maddesi gereğince de “Bu Kanunun tatbikindegörevli memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti meclisi azalarının” işledikleri suçlarda “kamugörevlisi” oldukları kabul edilmek suretiyle posta hizmetleri içerisinde yer alan tebligatın kamusal yönden önemi ortaya konulmuştur.
Yukarı da yazılı yasal düzenlemeler uyarınca 7201 sayılı Kanun gereği tebligat işlemlerinde görevlendirilecekpersonelin, PTT A.Ş. personeli olmasının zorunlu olduğu, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hukuki ilişkiyedayalı olarak iş gördürülen taşeron firma çalışanına tebligat görevi verilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı,öte yandan, davalı idare ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşmenin, gönderilerin dağıtımı ve ayrımına ilişkinhizmet sözleşmesi olduğu, tebligat hizmetlerinin taşeron firma çalışanına gördürülmesinin sözleşme hükümlerineaykırılık teşkil ettiği ve söz konusu hizmet sözleşmesinin tebligat işlemlerini kapsamadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin, yukarıda yazılı mevzuat uyarınca PTT A.Ş.personeli olmasının yasal zorunluluk olduğu, dolayısıyla tebligat işlemlerinin zamanında yerine getirilmediğinden bahisle tebligat hizmetlerinin yüklenici firma personeli eliyle yapılmasına ilişkin tesis edilen Edirne PTT Başmüdürlüğü’nün 15/10/2021 tarih ve 12692 sayılı işleminde, usule ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 375,90 TL yargılama gideri ile karar tarihinde yürürlükte bulunan ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen, 2,550,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere, 31/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Yok

Gönder